. Bu tür sızlanmaların nedeni, her sene bir hastalık, her sene bir salgın haberinin tüm toplumu derinden sarsmasıdır. Bir ara kuş gribi nedeniyle telaş ve panik yaşandı. Zaten, her sene yaz aylarında kene vakaları dolayısıyla panik ve telaş yaşanmaktadır. Bu olaylar en çok da, Dünyayı gereğinden çok seven ve son menzil sanan bazı insanların huzur ve rahatını kaçırmaktadır. İnsanlar bir düşünse ve Kuran-ı Kerim'deki uyarıları okuyup da anlasa idi, bu yaşananların elbette bir sebebe binaen yaşandığını idrak edecekti. Şu iyi bilinmelidir. İnsanlar zaman zaman açlık, korku, mallardan eksilme ve benzeri olaylarla imtihan edilecektir. Nitekim, bu hususta, Bakara Suresinde Yüce Allah (cc) “Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz." Rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır” şeklinde bizlere hitap etmektedir. (155-157. ayetler) Evet, Ülkemizde bugünlerde yine bir telaş, bir büyük sızlanma yine yaşanıyor. Toplum olarak bu sefer gündemdeki en büyük sağlık problemi olan ve ismini telaffuz etmek istemediğim ”¦.. gribinden dolayı Dünyaya niye geldiğinin ve asıl görevlerinin farkında olmayan bazı insanların rahatı, huzuru kaçtı. Bize düşen sızlanmak ve paniğe düşmek değildir. Biz tedbirimizi alalım ve görevimizi tam olarak yapalım ve sızlanmayı bırakalım. Huzur ve rahatımızı bozmayalım. Hayatımızı eskisi gibi mutlu bir şekilde, umutlu bir şekilde yaşayalım Telaşlanmaya ve paniğe gerek yok. Bu koca kâinatın sahibi var. Bu taşıdığımız canın sahibi var. Biz yalnızca bir emanetçiyiz. Emanetçiye düşen nedir? Kendisine geçici bir süreliğine tevdi edilen emanete gerekli şekilde sahiplik etmek ve asıl sorumluluğu neyse onu yerine getirmektir. Bize bu can, bu Dünya, bu Kâinat geçici süreliğine verilmiş ve “asıl görevin bu canı, bu Dünyayı, bu Kâinatı sahiplenmen değil, asıl görevin Rabbini bilmen ve O'nun rızasını kazanmak için çalışmandır” denilmiştir. Biz bu mantık, biz bu bakış açısıyla bakmalıyız tüm hadiselere, tüm yaşananlara. Şunu iyi bilmeliyiz. Dünyada insanlar sahipsiz ve başıboş bırakılmış değil. Hiçbir anımızda, hiçbir zamanımızda yalnız değiliz. Evet, Dünyada insanlar sahipsiz ve başıboş bırakılmış değil. Kimse ne korkuya, ne telaşa kapılsın. Kimse ne umutsuzluğa, ne karamsarlığa düşsün. Bizi bizden daha iyi Bilen ve Gören Yüce Allah (cc) var. Yine tekrar ediyorum. Dünyada insanlar sahipsiz ve başıboş bırakılmış değil. Her şey bir hesap planı içerisinde cereyan ediyor. Herkes kendi işini en iyi bir şekilde yapsın ve maddi ve manevi görevlerini icra etmiş ise bunun rahatlığıyla yaşasın. Bu nokta itibariyle, Müslümanın Hayatında Mutsuzluğa ve Umutsuzluğa yer yoktur. Bu duygularla önce tüm Müslümanlara, sonra tüm İnsanlığa aşağıdaki şiirimle sesleniyorum. YALNIZ DEĞİLSİN Yalnız değilsin, dünyaya geldiğin anda, Yalnız değilsin, yaşadığın bu cihanda. Seni senden daha iyi Bilen var. Seni senden daha iyi Gören var. Bu sözüm herkese, özellikle sana, Bu sözüm can taşıyan her insana, Kulak verip de bu sözüme inansana, Yüce Allah sana, senden daha yakın. Maksadı var bu hayatın, bu cihanın, Değerini iyi bil yaşadığın her anın, Sahibi var taşıdığın bedenin, bu canın, Yüce Allah sana, senden daha yakın. Şeytanın yolunda yürüme, sakın kanma, Yanlışa düşüp de cehennemde yanma, Yaptıklarını hiç kimse görmez sanma, Yüce Allah sana, senden daha yakın. İki dünyada da hedefin olmalı saadet, Doğru yolda yürüyenler içindir cennet, Sen istersen, O sana nasip edecek elbet, Yüce Allah sana, senden daha yakın. Yalnız değilsin, son nefesini verdiğin anda, Yalnız değilsin, gittiğin yerde, öte yanda. Seni senden daha iyi Bilen var. Seni senden daha iyi Gören var. Ahmet SANDAL Kahramanmaraş