Bu senaryo üzerine bir film bile yapıldı. Görsel efektlerinin dışında pek işe yarayan tarafı yok. Filmin sonunda, iki her türlü şeye dayanıklı gemi sayesinde insanlığın devamını sağlayacak kişiler kurtuluyor. Biz bu filmi daha önce görmüştük. 1999 yılında çekilen ve uzun süre tartışılan bir film idi. Matrıx. Hikâye aynı. İnsanlık tehdit altındadır ve özel yeteneklere sahip kişi ve kişiler insanlığı kurtaracaktır. Sonunda Neo isimli kurtarıcı tarafından, insanoğlu kurtulur yok olmaktan. Film çok tepki almıştı o günlerde. Filmde, bir avuç, yer altında yaşamak zorunda bırakılan insanların Yahudiler olduğu ve onları yok etmeye çalışanların da makineler üzerinden Müslümanlar olduğu falan. Olağan üstü yeteneklere sahip kişinin ise yaratıcıyla görüşmesi ve ona kafa tutması özellikle İslami kesimlerde tepkilere neden olmuştu. Günümüzde bir kurtarıcı bekleyenler sadece Hıristiyanlar ya da Yahudiler değil, aynı kurtarıcıyı Müslümanlarda beklemekte ne yazık ki. Adına ne derseniz deyin, ister Mesih, isterse de mehdi. Birileri kurtarıcı beklemekte. Neden insanlık bir kurtarıcı bekler? Bu soruya cevap bulabilmek için tarihi sürece bir göz attığımızda karşımıza çıkan şey şu oluyor, insanlık var olan sistemlerden memnun olmadığı zaman, o sistemi yönetenler tarafından haksızlığa, hor görülmeye, insan olarak bir takım beklentilerine cevap verilmediğinde ya da zulme maruz kaldıklarında kurtarıcıya sığınıyorlar. Öyle biri olmalı ki bu yaşanan zulme ve haksızlığa dur diyebilmeli. Onları kurtarmalı. Oysa öyle biri olmadı hiçbir zaman ve olmayacak ta. İnsanoğlu birçok kereler pislik içerisine düşmüştür. Yaşadıkları hayat öylesine rezil ve sefalet boyutuna ulaşmıştır ki, bunu kelimelere dökmek bile zordur. Kuran-ı Kerim de anlatılan geçmiş kavimlerle ilgili kıssalara bakmamız yeterlidir. Özellikle Lut Aleyhisselamın kavmi buna örnektir. Yada Muhammed Aleyhisselamın devrinde cahiliye Araplar arasında ilişkiler. O kadar aşağılık bir hayat ki anlatılması bile imkânsızdır. Şu örnek bile ne demek istediğimizi anlatmaya yeter sanırım. Cahiliye döneminde sıradan insanlar kendi eşlerini, kendi elleriyle o dönemin zengin ve ulu'larına götürür ve o kişilerin kendi eşleriyle yatmalarını ister ve eğer bu ilişkiden bir çocuk olursa da, o çocuk sayesinde kendiside zenginlerin statüsüne yükselmeyi bekler. Böylesine aşağılık bir vaziyet. Oysa bu hareket insan fıtratına aykırıdır. İnsanoğlu sahiplendiği ve korumasına aldığı eşini her şeyden sakınır onu gözü gibi korur. Aslında o insanları böyle davranmaya iten sebep o dönemde insanları yönetenlerin pislik ve aşağılık nizamlarından dolayıdır. Aynı şey bu günlerde de yaşanmaktadır. İnsanoğlu kapitalizm sayesinde, geçmişte yok olan kavimlerin yolundan gitmektedir. Günümüzde, Allah Subhanehu ve Teâlâ'nın insanoğlunu yok etmesi için birçok neden vardır. Ama rabbimiz o kadar merhametli ve sabırlıdır ki insanoğluna verdiği süre bitmeden müdahale etmeyecektir. Ama bu demek değildir ki insanlık istediği kadar azabilir. Hayır. Buna izin verilmez. Çünkü bu yeryüzü ve içerisindeki her şey Yüce Allah'ındır. Peki, nasıl kurtulacak insanlık bu pislik nizamlardan? Bunun cevabı İslam'da mevcuttur. İslam Allahtan gelen bir nizamdır ve insanlığa en güzel hayat nizamını sunandır. Eğer bizler ilişkilerimizi düzenlerken, insan aklından çıkan nizamlarla değil de, ilzam nizamı ile sorunlarımızı çözer isek yaşadığımız tüm sorunlar biter. Zaten İslam tarihine baktığımızda bunu açıkça görmekteyiz. Peygamber efendimizin 622'de İslam devletini kurup 1924'te yıkılana kadar(ufak tefek aksamalar olmasına rağmen) insanoğlu bir kurtarıcı beklememiştir. Buna ihtiyaç duymamıştır. Çünkü yöneticiler Allahın indirdiği nizam ile adaletle yönetiyorlardı. Bir kurtarıcı beklemeye gerek yok. İnsanoğlunu biz kurtaralım, mehdi de biz olalım.