Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, 3’üncü Milli Kültür Şurası Sonuç Raporunda, "Milli Kültür Şurası’nın mesajı olarak diyoruz ki; ’Dünyanın İyiliği İçin Türkiye’ Medeniyet tarihinin en parlak sayfalarının yazıldığı Türkiye, dünya kültür mirasının da en kıymettar hazinelerinin ev sahibidir" dedi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, 3-5 Mart 2017 tarihlerinde gerçekleştirilen 3’üncü Milli Kültür Şurası Sonuç Raporunun tamamlandığını bildirdi. Raporun girizgah kısmında Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın ifadeleri yer aldı. Avcı, “Türkiye’nin zengin kültürel birikimini daha da zenginleştirmek ve yeni kültür politikalarına yön vermek üzere gerçekleştirdiğimiz 3. Milli Kültür Şurası önümüze son derece ufuk açıcı bir yol haritası koymuştur. Şuranın açtığı ve genişlettiği bu yolu, Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak özenle takip edeceğiz. Şura esnasında komisyonlarda dile getirilen, kayıt ve raporlara giren her teklifin, her fikrin, her eleştiri, uyarı ve önerinin bizim için değerli olduğunu bir kez daha ifade ediyorum. Şurada ortaya çıkan hiçbir cümleyi, hiçbir fikri ve öneriyi zayi etmeden hayata geçirmek için tam bir fikr-i takip içinde olacağız” dedi.

Şuranın açılışında kültür dünyasının zenginleşmesi için yeni bir ruhun gereğine işaret buyuran ve Şura’yı çok güçlü bir iradeyle sahiplenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür eden Bakan Avcı, “Milli Kültür Şurası’nın ortaya çıkaracağı raporun bizzat takipçisi olacağını’ ifade etmeleri bizim için büyük bir şeref ve sorumluluktur. Bu sorumluluğun idrakinde olarak, gereğini inşallah yüzümüzün akıyla yerine getireceğiz. Düzenlediğimiz bu Şura ile kültür hayatımızın tamamında hissedildiğini gördüğüm heyecan dalgası beni ve değerli çalışma ekibimi son derece heyecanlandırmıştır. 17 komisyonda başkan, üye ve müzakereci olarak kıymetli fikirlerini dile getiren ülkemizin saygıdeğer yazar, sanatçı, akademisyen ve münevverlerine Bakanlığımız adına yürekten teşekkür ediyorum. Müsteşarımız Ömer Arısoy’un koordinasyonunda yürütülen Şura çalışmalarında ciddi emekleri geçen Şura Sekretaryamıza, görev alan bütün Bakanlık personelimize, Şura’nın öne çıkardığı her temayı ve teklifi nihai rapora ve komisyona raporlarına taşımada komisyon başkanlarına yardımcı olan editör ve raportörlere ciddi emek ve gayretleri için hassaten teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

“Dünyanın İyiliği için Türkiye”

“Bu vecize, düzenlediğimiz 3. Milli Kültür Şurası’nın parolası olmuştur” diyen Avcı, şunları kaydetti:

“Şura’nın bize emanet ettiği bu veciz ifadeyi şiarımız olarak kabul ediyor, Bakanlık olarak sahipleniyoruz. Milli Kültür Şurası’nın mesajı olarak diyoruz ki; ’Dünyanın İyiliği İçin Türkiye’ Medeniyet tarihinin en parlak sayfalarının yazıldığı Türkiye, dünya kültür mirasının da en kıymettar hazinelerinin ev sahibidir. Şuramız kuvvetle teyit etmiştir ki; bütün zenginliğiyle bu evi, evimizi, dilimizi, ülkemizi, kültürümüzü, irfanımızı bütün tehdit ve saldırılara karşı özenle koruyacağız. Kültürümüzü, sanatımızı, edebiyatımızı, değerlerimizi korumakla yetinmeyeceğiz, bütün insanlık için geliştireceğiz. Devlet ve millet olarak, merkezi ve yerel yönetimler olarak, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları olarak, kamu ve özel sektör olarak, kurumlar ve şahıslar olarak kültürümüzü geliştirmek, düşünce hayatımızı zenginleştirmek, evrensel değerlere güç vermek için elimizden geleni yapacağız. Milli Kültür Şurası’nda, gerilimli ve kutuplaştırıcı politik iklimin kültürel hayatımızı geçmişte yoksullaştırdığına işaret edilmiş, buna karşılık Türkiye’nin zengin birikimini bir araya getiren 3. Milli Kültür Şurası’nın çoğulcu ve demokratik karakteri takdir edilmiştir. İnsanı ve hayatı yücelten, toplumun manevi ve ruhsal iklimini zenginleştiren bütün sanatsal ve kültürel çalışmaların himaye edilmesinin gereği hemen bütün komisyonlarımızın üzerinde durdukları temel bir husus olmuştur. Keza, dilin/Türkçemizin yoksullaşması tehlikesine özellikle işaret edilmiş, üç büyük dilin zenginliğini taşıyan Eski Türkçenin öğretilmesinin gereği kuvvetle ifade edilmiştir. Türkiye insanlığın ortak mirası olduğu gibi Türkçemiz de insanlığın en önemli, en kıymetli hazinelerinden biridir. Dilimizin bütün zenginliğine sahip çıkmak, Balkanlardan Kafkaslara, Kazan’dan Sana’ya kadar bütün gönül coğrafyamıza da sahip çıkmaktır.”

“Şura bir kez daha göstermiştir ki Türkiye, medeniyet birikimi itibariyle çatışmayı, rekabeti, kavgayı, redd-i mirası değil; vefayı, sevgiyi, merhameti, adaleti ve dayanışmayı esas alan bir birikimin mirasçısıdır"

Bütün komisyonların son derece medeni ölçüler içinde 17 temel başlık altında netameli yüzlerce konuyu tartışarak ortak cümleler kurmuş olmasının Milli Kültür Şura’sının en büyük kazanımlarından biri olduğuna dikkat çeken Avcı, “Uzlaşma kültürüne anlamlı bir katkı sunan bu Şura bir kez daha göstermiştir ki Türkiye, medeniyet birikimi itibariyle çatışmayı, rekabeti, kavgayı, redd-i mirası değil; vefayı, sevgiyi, merhameti, adaleti ve dayanışmayı esas alan bir birikimin mirasçısıdır. Yüzyıllardır irfan geleneğimizden beslenen kültürümüzde yaratılmışların en şereflisi olan insanın haysiyetini korumak her şeyden önemlidir. İnsan başta olmak üzere bütün varlığın hukukunu korumak, şehrin hukukunu, başkalarının hukukunu korumak milli kültürümüzün harcıdır, mayasıdır. Şura kapsamında yapılan tartışmalardan birinde de öne çıkarıldığı üzere, ’kültür’, doğrudan doğruya insana ilişkin bir meseledir ve insanın eseridir. Öyleyse insan tasavvurumuzu daima aklımızda tutmalı ve her daim insan haysiyetini yüceltmeliyiz ki hem insanımızı, hem toplumsal dokumuzu hem de evrensel insani değerleri koruyalım, savunalım. Bu yüzden ’Dünyanın İyiliği İçin Türkiye’ diyoruz. Dünyanın vicdanı olan Türkiye, Yalnız Türkiye değildir. Kültür, medeniyetimizin üzerinde yükseldiği zemindir. Bu ortak zemin üzerinden bütün farklılıklarımızla birlikte bugünlere geldiğimiz gibi geleceğe de birlikte yürüyeceğiz. Bizi bir arada tutan ve bir kılan derin manevi bağlar, hiç şüphesiz farklılıklarımızın teminatıdır. Tarihin ve coğrafyanın merkez ülkelerinden biri olan Türkiye, bütün inanç ve düşüncelerle bir arada bin yıllık birlikte yaşama tecrübesine sahiptir. Bu tecrübe, bütün insanlık için değerli ve kıymetli olduğu kadar bizimle aynı coğrafi kültürel iklimi yaşamayan ülkeler için de zengin bir ilham kaynağıdır. İnsanı esas alarak, berrak ilim ve irfan geleneğimizden beslenerek, her türlü tahakkümü ve ayrımcılığı reddederek, her insanın, her canlının hukukunu koruyarak evimize, dilimize, ülkemize, kültürümüze sahip çıkacağız. Anadolu’nun derin irfanına yaslanacağız ve insanlığın birikimiyle çatışma içinde olmayacağız” açılamasında bulundu.

"Şuramız, çocukların ve gençliğin ruh bütünlüğünü esas alan bir anlayışı öne çıkarmıştır"

Avcı, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“’Dilimiz, evimizdir, yuvamızdır, ülkemizdir.’ Dede Korkut’un, Hoca Ahmet Yesevi’nin, Hünkar Hacı Bektâş-ı Veli’nin, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin, Hacı Bayram-ı Veli’nin, Şeyh Şaban-ı Veli’nin, Yunus Emre’nin, Eşrefoğlu Rumi’nin görklü nazarıyla dünyaya bakan hayat felsefemiz, inancımız; merhametin, sevginin, şefkatin membaıdır. Yalnız insanın değil, bütün mahlukatın hukukunu korumakla, gözetmekle mükellefiz. Musikiden şiire, sinemadan tiyatroya, şehirden mimariye, kütüphaneden kitapçılığa, müzecilikten yayıncılığa hayatı daha çok güzelleştirecek, insanı yüceltecek bir kültür iklimi en büyük özlemimizdir. Bu iklime bizi millet kılan değerlerimize sahip çıkarak kavuşacağız. Çocuklarımızın, gençlerimizin, ailelerimizin ve toplumsal dokumuzun maruz kaldığı yıkıcı saldırılara karşı korunması, yeni bir bilinci, yeni bir dikkati ve yeniden dirilişi gerektiriyor. Bu dikkati uyandıran, bu duyarlılığı harekete geçiren Şura üyelerimize bir kez daha teşekkür ediyorum. Yeryüzünün vicdanı olmak için bugün takatinin üzerinde bir çaba harcayan Türkiye, gücünü elbette insanından alacaktır. Öyleyse, insanımızın ruhen, madden ve manen güçlü, dirençli ve emin olması büyük bir önem taşımaktadır. Şuramız, çocukların ve gençliğin ruh bütünlüğünü esas alan bir anlayışı öne çıkarmıştır. Devletin ve milletin bekası, aile değerlerinin yaşatılmasına bağlıdır. Bireyselliği ve bencilliği bir norm haline getiren modern hayat biçimine karşı çocuklarımızı, gençlerimizi milli ve manevi değerlerimizle donatmalıyız. Heyetlerimizin, özellikle dikkat çektikleri bir hususu burada ifade etmek isterim: ’Önce zengin olalım, kültürel seviyemizi daha sonra yükseltiriz’ anlayışı esas sorunlarımızın çözümünü erteleyen ve yeni sorunlara kaynaklık eden yanlış bir anlayıştır. Zira esas varlık, gönül zenginliğidir. Esas zenginlik, kültürel zenginliktir. Yapılan tartışmaların ve getirilen önerilerin odaklandığı bir diğer önemli husus şehirlerimizin kültürel kimliğinin muhafazası ve tahribatın ivedilikle önlenmesidir. Kültürümüzü geliştirmek için devletin daha çok himayesini gerektiren alanlar dikkatle tespit edilmiş, Bakanlığımızın sorumluluklarıyla ilgili getirilen tekliflerin yanı sıra Milli Eğitim başta olmak üzere merkezi idareye ve yerel yönetimlerimize, sivil toplum örgütlerine ve özel sektörümüze son derece kıymetli tavsiyelerde bulunulmuştur.”

"Şura’nın Bakanlığımızın ve kültür dünyamızın önüne koyduğu yol haritasını özenle takip edeceğimizi bir kez daha ifade ediyorum"

Kültürel alandaki hizmetlerin niteliğini yükseltmek için nitelikli personel ihtiyacının Şura’da vurgulanan önemli konulardan biri olduğunun kaydeden Bakan Avcı, “Keza, Türk kültürünün dünyada tanınması ve bilinmesi ile ilgili çok güçlü bir arzu ve irade ortaya çıkmıştır. Yerel yönetimlerin ve mülki idarenin kültürel gelişmeye daha çok katkı vermesi, bazı kurumların yeniden yapılanması, birçok alanda envanter çalışmasının gerekliliği, kültür sanat duyarlılığının mutlaka çocuk yaşta başladığı gerçeği ile nitelikli erken eğitimin önemi Şura’nın temel vurguları arasında yer alan hususlardır. Kültürel hayatın zenginleşmesi ve devlet himayesi gerektiren alanların güçlenmesi için devlet bütçesinden kültüre ayrılan hissenin artırılması komisyonlarımızın üzerinde ısrarla durdukları ortak bir tema olmuştur. Gelecek politikalarımıza yön verecek bütün bu uyarı ve öneriler için bir kez daha bütün Şura mensuplarına teşekkür ediyorum. Bize ve kültür dünyamıza verdiğiniz umut ve heyecan için sizlere teşekkür ediyorum. Bu umudu büyütmeye, kültürel hayatı zenginleştirmeye kararlı olduğumuzu; bütün sanatsal faaliyetlerin, sanatçıların, yazarların, münevverlerin, ilim adamlarının yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Şura’nın Bakanlığımızın ve kültür dünyamızın önüne koyduğu yol haritasını özenle takip edeceğimizi bir kez daha ifade ediyorum” ifadelerini kullandı.