Eski Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu, siyaset içerisinde insanların zenginleşemeyeceğini, zenginleşen siyasetçinin mutlaka yasal olmayan yollara tevessül etmiş olduğunu söyledi. Kendisine de hediye olarak ayakkabı ve çikolata gönderildiğini ifade eden Topçu, “Siz bir ülkede siyaset yapıyorsanız en ince noktasına kadar menfaat sağlama konusunda titiz davranacaksınız. Titiz davranmıyorsanız sizi bir yerden mutlaka ve mutlaka yakalarlar.” dedi.

4 dönem Sinop milletvekilliği yapan Topçu, Ulaştırma Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı görevlerinde de bulundu. Meclis’teki çalışmalarından sonra serbest avukatlık yaparak geçimini sürdüren eski Bakan Topçu, Cihan Haber Ajansı’na gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Uzun süren siyasi hayatı çerçevesindeki izlenimlerine dayanarak “Siyasette zenginleşen kişi babam bile olsa bilin ki hırsızdır” diyen Topçu, “Siyasiler, en iyimser şekliyle siyasete girdiğindeki mal varlığını korumuş olur. Onun dışında kaybedersiniz. Siyasete girerken varlıklı bir insansanız bunu fazlalaştırmamış olmanız lazım. Böyle bir durumunuz yoksa siyaset içerisinde insanlar zenginleşemez.” diye konuştu. “Siyaset içerisinde siyasetçi normal şartlarda zengin olmaz, kaybeder. Mal varlığında azalma olur” diyen Topçu, “Siyasetçi suçlandığı zaman gidip mahkemede aklanmak zorundadır” dedi. Milletvekili maaşı ile zenginleşmenin Türkiye şartlarında mümkün olmadığının altını çizen Topçu, siyasetçilerin seçmene karşı maddi ve manevi fedakârlık yapmak durumunda kaldığını söyledi.

‘ZENGİNLEŞMEYEN POLİTİKACIYA ENAYİ GÖZÜ İLE BAKANLAR VAR’

TBMM’de iki dönem bakan olarak görev yapan Topçu, kendisinin en çok karşılaştığı sözün “Bunca yıl bakanlık yaptınız. Nasıl oluyor da sizin bir kenarda paranız yok?” olduğunu ifade ederek şu şekilde konuştu: “Halk sizi o işi yaptığınızda (bakan olmayı) dolayı bir şekilde kendinize menfaat sağladığınızı sanır. Hatta, size bu konuda enayi gözüyle bakanlar vardır. Maalesef bu tür yaklaşımlar çok fazla ülkemizde. Onun için Türkiye’de yolsuzluk yapanlar çok fazla yadırganmıyor. Hatta giderek halkın içerisinde ‘iş yapsın da çalarsa çalsın’ gibi fevkalade yanlış, ahlak ve erdemle bağdaşmayan davranışların normal karşılanması gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.”

Sırf vatandaştaki bu algıdan dolayı siyasete girenlerin olduğunu kaydeden Topçu, “Siyaset içerisinde insanlar zengin olmaz. Eğer zengin olmuşsa burada mutlaka ve mutlaka bir hırsızlık tarafı vardır. Araştırıldığı zaman bu ortaya çıkar.” dedi.

‘TİTİZ DAVRANMIYORSANIZ SİZİ MUTLAKA BİR YERİNİZDEN TUTARLAR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İstanbul Belediye Başkanı iken malvarlığı artışından dolayı yargılandığı davada savunmasında, “Çocuğumu sünnet ettirdim. Sünnetten gelen hediye bozdurduk” dediğini hatırlatarak hiçbir belediye başkanının Türk adetleri çerçevesinde öncesinden eşe dosta 2 milyon liralık takı takılmasından dolayı çocuğunun sünnet düğününe bu evsafta takı takılmayacağını söyledi. “Siz 2 milyonluk hediye götürdünüz mü de size 2 milyonluk hediye geldi?” diye soran Topçu, “Eğer siz bir ülkede siyaset yapıyorsanız en ince noktasına kadar menfaat sağlama konusunda titiz davranacaksınız. Titiz davranmıyorsanız sizi bir yerden mutlaka ve mutlaka yakalarlar. Bir yerinizden tutarlar. Onu bir yerde kullanırlar. Siyaset içerisinde siyasetçi normal şartlarda zengin olmaz, kaybeder. Mal varlığında azalma olur.” ifadelerini kullandı.

YAŞAR TOPÇU’YA DA HEDİYE OLARAK AYAKKABI VE ÇİKOLATA GİTMİŞ

Ulaştırma Bakanı iken kendisine yılbaşı vesilesiyle meşhur bir iş adamının ünlü bir Avrupa markasından takım elbise ve ayakkabı ile gümüş bir gondol içinde çikolata gönderdiğini ancak kendisinin bu hediyeyi özel kalem müdürü ile derhal iş adamına geri gönderdiğini anlattı. Topçu, “Özel kalem müdürüne dedim ki, ‘Bin arabaya, götür o firmaya. Bir makbuz düzenle, teşekkür ettiğimi söyle ve iade et’. Gitti, iade etti, makbuzu da ben hemen kasaya koydum. Çünkü gönderdiği hediyenin o günkü şartlardaki tutarı 8-10 bin Dolar. Böyle hediye olur mu? Yılbaşında bir hediye gönderecekseniz olsa olsa belki bir kravat, bir kilo çikolata gönderirsiniz. Diğerini gönderirseniz, başka bir şeydir o.” dedi.

‘SİYASETÇİ BİR ŞEY YAPMADIYSA CESUR OLACAK’

Yüce Divan’ın kendisinin Yüce Divan’a gönderilme sebebi olan ‘irtikap’ iddiasından suçlu bulmadığının altını çizen Yaşar Topçu, ihalelerde başka firmaların da çağrılıp çağrılamayacağı gibi bakan takdiri kapsamındaki konudan yargılandığını ve söyledi. “Siyasetçi suçlandığı zaman gidip mahkemede aklanmak zorundadır.” diyen Topçu, adı rüşvet ve yolsuzluk iddialarına karışan AKP’li dört eski bakanın eninde sonunda Yüce Divan’a çıkacaklarına inandığını söyledi. “Siyasetçi bir şey yapmadıysa cesur olacak” diyen Topçu, merhum Demirel’in kendisine “Yaşar, savunamayacağın işi yapma; yaptığın işi savun” sözünü hatırlattı.

ALMANYA’DAKİ TAHTALI MAKAM ODASI

Ulaştırma Bakanı iken Almanya’da resmi bir ziyaret kapsamında Almanya Hazine Bakanı ile görüştüğünü ifade eden Topçu, bir anısını paylaştı. Topçu, “Gittim, bizi karşıladı. Misafir ağırladıkları salona aldılar. İçeride alışmadığım bir görüntü var. Bakanın masası bildiğiniz tahta. ‘Herhalde ceviz falan olsa gerek’ dedim içimden. Oturduğu koltuk da tahta. Toplantı masası var; tahta. Masanın etrafındaki sekiz tane sandalye de tahta. Ben, görüntüden etkilendim. Görüşme bitti. Kalkarken Onur Bey’e (Bonn’daki Türk Büyükelçi Onur Öymen) dedim ki sor bakalım bu neyin nesi? O dönem Almanya, Amerika’dan sonra dünyanın ikinci büyük ekonomisi. Henüz daha Çin min yok. Bizim herhangi bir müdürün odası bakanın odasından çok daha lüks. Soruya cevaben Alman Bakan dedi ki ‘Bizim burada devlet parasıyla saltanat sürmek yasaktır’. Gelişmiş ülkelerde insanlar kamu hizmetini böyle yürütüyorlar.” dedi. Türkiye’de devletin itibarı bahanesi ile israf yapıldığını kaydeden Topçu, “O Alman devletinin itibarı yok mu?” diye sordu.

‘ERDOĞAN, AKLINIZA GELEBİLECEK HER YERE EL ATTI’

Partisi birkaç defa kapatılan merhum Erbakan’ın durumuna düşmemek için AKP yöneticilerin en baştan stratejik bir hamle ile benzer sürprizlerle karşılaşmamak için devletin her kademesini peyderpey ‘elinde tutmak’ için hamleler yaptığını ifade eden Topçu, Ergenekon ve Balyoz davalarının kamuoyuna yönelik ‘göz boyama’ operasyonu olduğunu söyledi. Topçu, “Bütün bir Türkiye’ye hakim olma bakımından (Erdoğan) aklınıza gelebilecek her yere el attı. Türkiye’de futbol yönetimi bile siyasi etki ile oluyor. Bunun aksini söyleyebilecek olan var mı? El atılmadık hiçbir yer yok. Başlangıcı partinin kuruşundaki o tartışmadan geliyor.” dedi.

‘BİR CEMAAT ORGANİZASYONU DİYEMEM BEN BUNA’

1993 yılında cep telefonunu Türkiye’ye getiren ve Türk insanı ile tanıştıran zamanın Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu, kriptolu telefonların da dinlenebildiğini söyledi. Topçu, “Kriptolu telefonlarda o zamanki başbakan, şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Bey’in şikayetçi olması için çocuklarıyla yaptığı para konuşması değil bir devlet sırrının dinlenmiş olması lazımdı. Siz, kriptolu telefonu kullanarak çocuklarınızla ne olduğu bilinmeyen bir para konuşması yapıyorsanız, sonra da kalkıp ‘dinlendi’ diyorsunuz. Konuşma kardeşim onları. Böyle bir konuşma ihtiyacını duyma. Dinlemiş diyorsanız, bu doğru demek anlamına geliyor.” dedi. İddia edildiği gibi kriptolu telefonların dinlenmesi hususunda “Bu bir cemaat organizasyonu mudur?” sorusuna “Hayır, bir cemaat organizasyonu diyemem ben buna” diye cevap veren eski Ulaştırma Bakanı Topçu, kamuoyuna yansıyan ve henüz yalanlanmayan Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) Türkiye’yi dinlediği yönündeki haberleri hatırlattı.

‘RECEP TAYYİP DEMOKRASİSİ’

Topçu, “Recep Tayyip Bey’in başında bulunduğu demokrasiyi de normal bir demokrasi saymak mümkün değil. Ben ona ‘Recep Tayyip Demokrasisi’ diyorum. Bu demokrasi, bizim bildiğimiz demokrasi değil. Benim kırk yıldır mücadelesini yaptığım demokrasi bu değil.” ifadelerini sözlerine ekledi.