Fethullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, bazı haberlerde yer alan ‘Fethullah Gülen Örgütü, FETÖ, Fethullahçı Terör Örgütü’ ifadeleri ile ilgili olarak hukuki ihtarda bulundu. Albayrak, Anayasa ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan maddelere ve güvence altına alınan ‘suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimsenin suçlu sayılamayacağı’ ve ‘ceza sorumluluğunun şahsiliği’ ilkesi hiçe sayılarak hukuka aykırı yayın yapıldığını belirtti.

Albayrak’ın yaptığı yazılı açıklama şöyle: “Medyada yer alan bazı haberlerde ‘Fethullah Gülen Örgütü, FETÖ, Fethullahçı Terör Örgütü’ ifadesi kullanılmak suretiyle en temel hukuk ilkesi olan ve Anayasa'nın 38/4,6. ve AİHS. 6/2. maddesinde yer alan düzenleme ile güvence altına alınan ‘suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimsenin suçlu sayılamayacağı’ ve ‘ceza sorumluluğunun şahsiliği’ ilkesi hiçe sayılarak hukuka aykırı yayın yapılmaktadır.

YARGILAMA DEVAM EDERKEN RESMİ MAKAMLAR VEYA GÖRSEL VE YAZILI BASIN TARAFINDAN SANIĞIN SUÇLU OLDUĞUNA İLİŞKİN AÇIKLAMA YAPILMASI DA SUÇSUZLUK KARİNESİNİN İHLALİDİR

Anayasanın 38/4-6 ve AİHS. 6/2. Maddesinde düzenlenen ‘suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz’ ilkesi gereğince suçsuzluk karinesi bütün resmi makamların aynı zamanda 'görsel ve yazılı basının' göz önünde bulundurması gereken bir kuraldır. Karineye göre, adalet önündeki bir kişi hakkında yargı kararı, tahkikat ve dava sonuçlandırılıp bütün itiraz ve temyiz mercilerinden geçip kesinleşmedikçe o kişinin masum olduğunu kabul etmek gerekir. Yargılama devam ederken resmi makamlar veya görsel ve yazılı basın tarafından sanığın suçlu olduğuna ilişkin açıklama yapılması da suçsuzluk karinesinin ihlalidir.

Henüz ortada bir karar olmamasına rağmen 'Fethullah Gülen Örgütü, FETÖ, Fethullahçı Terör Örgütü’ suçlamasında bulunulması masumiyet karinesinin ihlali anlamında olduğu için hukuken kabul edilemez.

YAYIN ORGANLARINIZDA MAHKEMELERİN YERİNE GEÇİLEREK ÖRGÜT SUÇLAMASINDA BULUNULMASI EN TEMEL HUKUK İLKELERİNİ YOK SAYAN BİR ANLAYIŞTIR

Örgüt iddiasına dayanak yapılan Emniyet raporunda bile açıkça, bir yapı ya da grup hakkında örgüt değerlendirmesi yapma yetkisinin bağımsız mahkemeler tarafından yapılacak yargılama sonucunda mümkün olacağı belirtilmiştir. Kesinleşmiş yargı kararı olmadan bir kimsenin suçlanması hukuken doğru olmamasına rağmen yayın organlarınızda mahkemelerin yerine geçilerek örgüt suçlamasında bulunulması en temel hukuk ilkelerini yok sayan bir anlayıştır.

AİHM, ‘Allenet de Ribemont’ kararında masumiyet karinesine riayet edilmesi yükümlülüğünün sadece yargılamayı yapan makamlar için değil, diğer kişi ve kurumlar açısından da (medya vb.) getirilmiş olduğu önemle vurgulanmaktadır.
Mahkeme bu kararında, AİHS’nin 6. madde ile 10. maddesi arasındaki dengeyi açıklamıştır. Buna göre, 10.m'deki ifade özgürlüğü hem 'bilgi edinme' hem de 'bilgi verme özgürlüğünü' ihtiva etmektedir; bu bağlamda, m.6/2, yetkililerin yürütülmekte olan bir ceza soruşturması hakkında basın yoluyla kamuoyunu bilgilendirmesini engelleyemez. Ancak m.6/2, kamuoyu bilgilendirilirken masumiyet karinesinin ihlal edilmemesi için gerekli bütün dikkat ve özenin gösterilmesini şart koşmaktadır. Olayda da, kamuoyuna yapılan açıklama, sanığın suçlu ilan edilmesi anlamına geldiğinden, artık m.10 kapsamında değerlendirilemeyecektir. Bunun hem kamuoyunu sanığın suçlu olduğuna inanmaya teşvik ettiği, hem de yetkili yargı merciinin olayları değerlendirmesinde önyargı yarattığı gerekçesiyle, Mahkeme, m.6/2'nin ihlal edildiği yönünde karar vermiştir.

Yine HSYK Genel Kurulu tarafından kabul edilerek tüm teşkilata gönderilmesine karar verilen, 18.11.2011 tarih ve 33 nolu genelgesinde ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün ‘Soruşturmanın Gizliliği ve Basın Sözcülüğü’ başlıklı 20.02.2015 tarih ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ imzalı genelgelerinde, yargı mensuplarının kişilerin masumiyeti ve yargı kararı olmaksızın suçlu gösterilmemesi konusunda;
➢ Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın
• Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2.maddesi,
• Temel Hak ve Hürriyetlerin Niteliği başlıklı 12.maddesi,
• Kişinin Dokunulmazlığı, Maddi ve Manevi Varlığı başlıklı 17.maddesi,
• Basın Hürriyeti başlıklı 28/2.maddesi,
• Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar başlıklı 38/4.maddesi,
• Mahkemelerin Bağımsızlığı başlıklı 138.maddesi,
➢ 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası'nın Soruşturmanın Gizliliği başlıklı 157.maddesi,
➢ 5237 sayılı Türk Ceza Yasası'nın Gizliliğin İhlali başlıklı 285.maddesi,
➢ 5187 sayılı Basın Yasası'nın Basın Özgürlüğü başlıklı 3.maddesi,
➢ Yakalama, Gözaltına Alma Ve İfade Alma Yönetmeliği'nin, Soruşturma'nın Gizliliğinin Uygulanması başlıklı 27.maddesinde yer alan hükümlerine son derece hassas ve dikkatli bir biçimde riayet edilmesi gerektiğine işaret edilerek, bu düzenlemelere aykırı açıklamalara AİHM tarafından müeyyide uygulandığı belirtilmiştir.

Bu perspektiflere göre; Basın Özgürlüğü Medya Organlarına Sınırsız ve Sorumsuz yayın yapma hakkı vermediğinden yayınlarınızda kullanılan ‘Fethullah Gülen Örgütü, FETÖ, Fethullahçı Terör Örgütü’ ifadelerinin kullanılmasından derhal vazgeçilmesini aksi takdirde söz konusu yayınlarla ilgili her türlü yasal işlemlerin yapılacağını bildiririm.”