Alman Federal Meclisi'nde, Suriye’ye savaşmak için giden gençlerin nasıl engelleneceği tartışıldı. Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) Meclis Grubu İç Politika Sözcüsü Stephan Mayer, terör örgütü IŞİD’e katılıma karşı sadece hukuki mücadelenin yeterli olmayacağını söyledi.

Almanya’dan IŞİD’e katılmak için Suriye’ye gidenlerin sayısının 650 olduğu bilgisini veren Mayer, “Avrupa’dan 3 bin 500 kişi IŞİD’e katıldı. Almanya’dan giden 650 kişiden 200’ü geri döndü. Bunlardan 60 kadarı aktif çatışmaya katılmış. Katılanların yüzde 40’ı 25 yaş altında. En küçüğü 12 yaşında. Yüzde 11’i ise kadınlardan oluşuyor.” dedi. IŞİD'e katılanların çok farklı sosyal sınıflardan olduğunu söyleyen İç Politika Sözcüsü Mayer, bunlar arasında okulu terk edenler ve lise mezunları olduğu gibi yüksek okul eğitimi alanlarında da olduğunu kaydetti.

İNTERNET İLK ADIM OLABİLİYOR

Radikalleşmeye giden yolda internetin önemli rol oynadığını vurgulayan Mayer, Selefilere ait camilerdeki imamların ve yanlış arkadaş çevresinin gençleri radikal çevrelere yönlendirdiğini öne sürdü. Suriye’ye gidenlerin hepsinin savaşmak için gitmediği bilgisini veren Anayasa Koruma Teşkilatı Başkan Yardımcısı Catrin Rieband ise lojistik, tıbbi ve insani destek için gidenlerin de olduğuna dikkati çekti. Türkiye üzerinden Suriye’ye gitmenin çok kolay ve ucuz olduğunu ifade eden Rieband, internet ve sosyal medya üzerinden savaş gidenlere her türlü bilginin sağlandığını söyledi.

Selefilerin, IŞİD’e katılımlarda önemli rol oynadığı bilgisini veren Rieband, “Selefiler 2011 yılında 3 bin 800 kişiydi; bugün yaklaşık 7 bin kişiyi aştı. Radikalleşmede internet, sosyal medya, kişisel iletişimler, Kur'an dağıtma aksiyonu, İslam seminerleri, Suriye’ye yardım aksiyonları, Selefi camilerinde imamlar etkili oluyor." dedi.

Radikalleşmede gençlerin toplumdan dışlanmasının önemli rol oynadığını söyleyen İslam bilimci Lamya Kaddor, “Kimlik sorunu yaşıyorlar, burayla kendilerini özdeşleştiremiyor ve kendilerini toplumun kurbanı olarak görüyorlar. Alman toplumun kendilerini suça eğimli olarak gördüğünü düşünüyorlar. Toplum tarafından kabul görmemeleri bir boşluk oluşturuyor ve bunu radikaller dolduruyor." ifadelerini kullandı.

Radikal Selefilerin İslam gerçeğini temsil etmediğini söyleyen Kaddor, İslami derneklerin ise gençlerin radikalleşme tehlikesini geç fark ettiklerini ve önlem almada geç kaldıklarını ifade etti. Lamya Kaddor, “İnternet, sokak... Yani gençler neredeyse radikalleştirmek isteyenler orada." dedi.

Toplumda gençlere ciddiye alındıkları hissinin verilmesinin radikallikle mücadelede önemli olduğunu söyleyen CDU/CSU Grubu Uyum Sözcüsü Cemile Yusuf, siyasetin bu soruna güvenlik açısından yaklaşmasının hata olduğunu ifade ederek, “Müslüman toplumla ortak çözüm yolları aramalıyız. Gençlerin yüzde 90’i toplumda ayrımcılık tecrübesi ediniyor. Radikallikle mücadele Müslümanların değil toplumun sorunu. Fırsat eşitliği ve İslam düşmanlığı ile mücadele etmeliyiz, yoksa bu radikalleşmeye sebep olabiliyor.” dedi.