Söke Ziraat Odası Başkanı Mustafa Kemal Kocabaş, tarımın kronikleşen yapısal sıkıntılarının en başında, desteklemelerin yetersizliği geldiğini söyledi. Çiftçiye yapılan sınırlı düzeltmelerin de yetersiz olduğunu söyleyen Kocabaş, “Girdi fiyatlarının hızlı yükselişi ve KDV, ÖTV gibi vergilerin ağır yükünü artık üretici taşıyamamaktadır. Ürün maliyet hesaplarımıza dayalı olarak istediğimiz pamuktaki 75 kuruş, zeytinyağındaki 1 liralık prim talebimizin hala karşılanmaması çiftçimizi üzüyor. Pamuk priminden yüzde 4 olarak kesilen stopaj haksızdır, mesnetsizdir. Şöyle ki pamuk destekleme primi ürün satışından değil, üreticinin üretimini desteklemek için, bir anlamda teşvik için yapılmaktadır.” dedi.

14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü kutlama etkinlikleri için bir basın açıklaması yapan Oda Başkanı Kocabaş, şunları kaydetti: “14 Mayıs 1946, Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu'nun kuruluş tarihidir. Üst örgütümüz Türkiye Ziraat Odaları Birliği, bu kuruluşun üyesidir. Tarım Üreticileri Federasyonu’nun kuruluş günü olan 14 Mayıs yalnız bizde değil, kuruluşa üye bütün ülkelerde Dünya Çiftçiler Günü olarak kutlanmaktadır. 2015 yılı Dünya Çiftçiler Günü'nü kutlarken tarımın önemini bir kez daha anımsatmak isterim. Tarım, ekonomik ve sosyal nitelikleri nedeniyle vazgeçilmez ve ihmal edilemez, olmazsa olmaz bir sektördür. Dünya üzerinde milyonlarca insanın açlıkla mücadele ettiği, kuraklık, kısa sürede ani ve aşırı yağan yağışlar, mevsim özelliklerinin yer değiştirmesi, tabii afetler gibi küresel iklim değişiklikleri gözönünde bulundurulduğunda, tarımsal üretimin ne kadar önemli hale geldiği ortadadır. Cumhuriyet döneminden sonra uzun yıllar ulusal kalkınmanın temeli olması, geniş istihdam alanı yaratması, beslenme ihtiyacını karşılaması, sanayiye hammadde sağlaması gibi özellikleri nedeniyle tarımın önemi kabul edilmiş ve her dönemde desteklenmeye çalışılmıştır ancak hiçbir dönemde tarımın ve onun temel öğesi olan çiftçinin sorunları tam olarak çözülememiş, çözülemeyen sorunlar taşınarak günümüze kadar gelmiştir. Günümüzde, tarıma bakışta üreticinin ihtiyacına cevap verecek gerekli desteklemeyi temel alan, aracıyı dışlayan, ithalat kapılarını sımsıkı kapatarak kendi üretimini özendirecek tedbirler çeşitliliğine kavuşan bir modele ulaşılmaması nedeniyle uygulamaya koyulan çözümler yetersiz kalmıştır. 2006’da çıkarılan Tarım Yasası'ndaki, 'Tarımsal desteklemelere bütçeden ayrılan pay, gayri safi milli hasılanın yüzde 1’inden az olamaz.' maddesine rağmen aradan geçen dokuz yılda buna ulaşılamaması, üreticiye yaklaşımın ciddiyetine gölge düşürmüştür. Son 25 yıla baktığımızda, tarımdaki yapısal sorunların çözülmemesi nedeniyle 27 milyon hektar ekilebilir tarım alanımız, 23 milyon hektara düşmüştür.”