Bu açık gerçek Kur'an-ı Kerim'de birkaç yerde (Al-i İmran Suresi 185. ayette, Enbiya Suresi 35. ayette ve Ankebut Suresi 57. ayette) zikredilmektedir. Evet, “ölüm Allah'ın emridir. Bu değişmez bir kuraldır. Değiştiremeyeceğimiz bir gerçeği değil de, ondan sonrasını düşünmemiz gerekmiyor mu? Ölüme değil, ondan sonrasına kafa yormamız gerekmiyor mu? Evet, ölümden sonra bizi ne bekliyor? Asıl bunu düşünmek gerekmiyor mu? Bunu düşündüğümüz gibi, “öldükten sonra bu dünyada nasıl hatırlanacağız? Ardımızda nasıl bir iz bırakacağız?” Bunları da uzun uzun tefekkür etmemiz gerekmiyor mu? Geçen gün, Yeni Asya Gazetesinde “Bu dünyadan bir Mustafa Toros geçti” yazısının başlığını gördüm. Bu bile başlı başına bir düşünceyi sevkediyor insanı. Ben bu başlıkta hemen “bir yad-ı cemil” sezdim. Nedir “yad-ı cemil”? Yad-ı cemil, “bir insanın vefatından sonra güzel bir şekilde anılmasıdır.” Allah bizlere de nasip etsin bu yad-ı cemil'i. Amin. Öldükten sonra güzel anılarla hatırlanmak, sinelerde yad-ı cemil olmak ne kadar güzel, ne kadar hoş bir durum. İşte bu düşüncelerle bu yazıyı kaleme aldım. Mustafa Toros Ağabeyin ismini ilk defa o yazıda duydum ve yazıyı okuyunca tanımadığım hâlde gıpta ettim. Bir kimsenin vefat edip gittikten sonra, çok güzel ve çok sitayişle (övmeyle) anılmasından daha mutluluk verici ne olabilir ki? İşte buna gıpta ettim. İnsan o yazıyı okuyunca, çalışkanlığa, sabırlı ve azimli olmaya, sözünde durmaya, tasadduk ve hayır işlerinde bulunmaya ve hamarat bir şekilde insanlara yardımcı olmaya özeniyor. Mustafa Ağabeyin işte bu özellikleri varmış. Allah (cc) ondan razı olsun. Burada belirtmek gerekir ki, bu yazının maksadı bir şahsı övmek değildir. Bu yazının maksadı, “yad-ı cemil'e dikkat çekmek ve insanları yad-ı cemil'e uygun yaşamaya çağırmaktır.” Yad-ı cemil, Kuran-ı Kerim'de de belirtilmektedir. Bu yönünü düşündüğümüzde daha da heyecan verici bir durum bu. Hz. İbrahim (as)in bir duasında “yad-ı cemil” geçmektedir. Hz. İbrahim (as) vefatından sonra güzellikle, iyilikle ve doğrulukla anılmayı diliyor. Dört Azîm Peygamberden birisi olan Hz. İbrahim (as) Rabbimize (cc) şöyle dua etmektedir: “Ya Rab! Bana hikmet (hüküm) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat. Sonra gelecekler içinde beni iyilikle-güzellikle anılanlardan eyle! Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle. Babamı da bağışla, çünkü o yanlış gidenlerdendir. "(İnsanların) diriltilecekleri gün, beni mahcup etme. O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar. Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer)." (Şuara Suresi, 83-89) Yad-ı cemil ile anılmak! Öldükten sonra iyilikle, güzellikle ve doğrulukla yadedilmek! Bundan daha büyük bahtiyarlık olamaz. Peygamberler, sahabeler, şehidler, sıddıklar, evliyalar, salihler işte bu bahtiyarlığa eren kullardır. Bu kullar temiz sinelerde birer yad-ı cemil'dirler. Bize de nasip olur mu acep temiz sinelerde bir yad-ı cemil olarak kalmak! Çoğu zaman düşünmüşümdür ve bu düşüncemi burada izhar etmekte bir mahzur yok. Kimseye bir rahatsızlık vermeden ve bu Dünyadan sessiz-sedasız gitmeyi o kadar arzuluyorum ki, yaşarken bunu sağlıyorum muyum? Bilemem. Hedefimi şu misalle daha açık bir şekilde anlatabilirim: “Bir eve misafir gelen birisinin, sabaha karşı o evden ayrılmak ve başka sefere çıkmak zorunluluğundan dolayı, evde o vakitte uyuyanlara hiçbir hoşnutsuzluk vermemek ve onları rahatsız etmemek için parmaklarının ucuna basarak yavaşça o yerden ayrılması gibi, bu Dünyadan sessiz-sedasız ayrılmak istiyorum.” İşte benim maksadım bu.” Ah, bu Dünyadan böyle gitsem ve ah böyle bir gitsem ve “temiz sinelerde bir güzel bir anı (yad-ı cemil) bırakıp gitsem!” Bu satırların yazarı, bu Dünyadan böyle geçip gitmek istemektedir. Acizane olarak temiz sinelerde bir yad-ı cemil olarak kalmak istemektedir. Esasında her Müslüman bunu dilemelidir. Ancak, bunu “sözde değil, özde dilemeliyiz.” Bunu özde dileyen her Müslüman'ın birinci görevi Peygamberler, sahabeler, şehidler, sıddıklar, evliyalar, salihlerin yolunda gitmektir. Bunu özde dileyen her Müslüman İla-yı Kelimetullah doğrultusunda hareket etmelidir. Bunu özde dileyen her Müslüman hırstan uzak yaşamalıdır. Bunu özde dileyen her Müslüman takva üzere yaşamalıdır. Bunu özde dileyen insan Haktan ve Sabırdan ayrılmamalıdır. Vesselam.”