Tüm Türkiye ile birlikte Kahramanmaraş'ı da etkisi altına alan Eyyam-ı bahur sıcakları, Kuzey yarımkürede, Temmuz ve Eylül aylarında yaşandığı kabul edilmektedir. Bu sene ülkemizde 31 Temmuz ile 7 Ağustos tarihleri arasına denk gelen Eyyam-ı bahur, Kahramanmaraş'ı 40 dereceyi aşan sıcaklıklarla kavuruyor. Sıcaktan bunalan Kahramanmaraşlılar serinlemenin yollarını arıyor...

EYYAM-I BAHUR NEDİR? 
Eyyam-ı Bahur, yaz mevsiminin en sıcak ve boğucu günlerine verilen Arapça kökenli Türkçe sözcüktür.
Eyyam-ı Bahur "çöl sıcakları", "cehennem sıcakları" ve "Afrika sıcakları" gibi terimlerle ifade edilen kavurucu sıcaklıklara verilen isimdir.

EYYAM-I BAHUR SICAKLARI NEDİR?
Eski bir inanışa göre, bu sıcak günlerin Büyük Köpek Takımyıldızı'nda bulunan Sirius çift yıldızıyla bir bağlantısı vardı. Antik Yunan ve Antik Roma kültürlerinde de yaygın olan bu inanış nedeniyle bu günler Latince dies caniculares olarak anılmaktaydı. Çağdaş Avrupa dillerinde bu terimden türeyen adlar hâlen kullanılmaktadır. (İngilizce: Dogdays, Almanca: Hundstage gibi...) Türkçe'de kullanılan eyyam-ı bahur terimi kullanılırlığını büyük ölçüde yitirmiş olup, bunun yerine cehennem sıcakları, Afrika sıcakları gibi terimler kullanılmaktadır.

Eyyam-ı bahur günleri kalp ve göğüs hastalıkları olanlar için riskli dönemlerdir. Orman Yangınları başlayabilir. Enerji hattı kablolarının esnemesi, yol malzemelerinin erimesi ya da demiryollarında rayların genleşmesi gibi nedenlerle can ve mal kaybına neden olan kazalar yaşanabilir. 2000'li yıllarda, Avrupa'daki sıcak hava dalgalarına bağlı sağlık sorunlarından her yıl on binlerce kişi yaşamını yitirmiştir. 

DIŞARI ÇIKMAYIN

30 derece üzeri tüm hava koşullarında evde/serin bir ortamda kalmanın çok önemli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Uçar diyor ki: “Hele de kronik hastalığı olanlar, yaşlılar. Aman! Özellikle 10.00-16.00 saatleri arası kesinlikle dışarı çıkmayın. Dışarı çıkmak gibi bir mecburiyet varsa kıyafetlerinizi özenle seçin; ince, açık renkli, rahat, pamuklu giysiler tercih edin. Güneşten koruyacak şapka, gözlük, şemsiye gibi aksesuarları ihmal etmeyin. Yürüyüş, koşu gibi egzersizleri sabah erken saatlere (10.00 öncesi) bırakın, kalp ritmini bozacak ağır egzersizlerden uzak durun. Bol sebze tüketin. Akdeniz diyeti uygulayın. Günlük olarak ise 2.5-3 litre civarı su tüketilmeli. Ancak kalp ve kronik böbrek yetmezliği olanlar, idrar sökücü gibi ilaçlar kullandıkları için su miktarını doktorları ile ayarlamalılar.”

YAĞLI YİYECEKLER VE HAMUR İŞİNDEN UZAK DURUN

Bütünsel Beslenme Danışmanı İrem Terci kronik rahatsızlığı olmayan kişilerin günde en az 2.5- 3 litre su tüketmesi gerektiğini belirterek, “Yaptığımız en kritik yanlışlardan biri de serinletsin diye asitli içeceklere saldırmak. Oysa gazlı içecekler ve fazla içilen kahve-çay vücuda daha çok su kaybettiriyor. Onun yerine limonata, ayran, bitki çayı gibi ev yapımı içecekler tercih edilebilir. Elektrolit kaybını önlemek için maden suyu öneririm ama 2 şişeyi geçmesin. Öğünlerinizi aksatmayın. Hamur işi ve yağlılardan ve mümkünse kırmızı etten uzak durun, vücut 48 saatte sindiriyor. Ağırlık yapabilir. Lif bakımından zengin yiyecekler ve taze (mevsimine uygun) sebze ile beslenin. Günlük yağı çiğ badem, ceviz ve fındık gibi doğal kaynaklardan alın. Zeytinyağı tüketmeye çalışın. Sudan yüksek şekerden düşük (erik, taze kayısı, yeşil elma, ananas gibi) meyveler tüketin. Karpuz, kavun sınırlı. Isı ve nem enfeksiyon riski taşıdığından meyve ve sebzeleri iyi muhafaza edin, yıkamadan yemeyin. Mümkünse evde kendiniz yapın, dışarıdan yemek söylemeyin. İyi uyuyun. Yatmadan önce kahve, içki, sigara içmeyin, ki uyku kaliteniz bozulmasın” diyor.