Daha minicik bir çocuğum ben… Ellerim daha yeni yeni kalem tutmaya başladı. Oysa en sevdiğim şeydi oyun oynamak. Oyuncağım odamda elime kalem verdiler defter verdiler bir de kolumun altına.Buraya kadar her şey güzeldi aslında. Okula gidiyordum okuma yazma öğreniyordum,  annem babam benimle gurur duyuyordu.En sevdiğim şeydi okumak.Ne güzel şeydi  herşeyi okuyabilmek. Mutlu mesut bir şekilde birinci sınıfı bitirdim. Okuma bayramı yaptık kırmızı kurdelalar taktık. Her şey çok güzeldi. İkinci sınıfa geçtim. Artık hızlıca okuyabiliyordum herşeyi. Rakamları da öğrenmiştim. Toplama ve çıkarmayı çok iyi yapabiliyordum. Sonra bir gün öğretmenimiz deneme sınavı yapacağım çalışın hazırlanın çocuklar dedi. Korkmuştum önce. Ama sonra hatırladım adını komşularımızın çocuklarından annemden. Annem de öğretmendi ve deneme sınavı olduğu günler hep sinirli ve gergin olurdu. Sonuçları güzel olunca sevinçten havalara uçardı. Şimdi sıra bana gelmişti sanırım. Annemin öğrencileri gibi ben de sıralanacaktım. Peki  ya birinci olamazsam?  Anneme babama ne diyecektim?  Öğretmenimin yüzüne nasıl bakacaktım? 

                Ve sınav günü geldi çattı… Annem kaç gündür ‘Çalıştın mı kızım çalıştın mı kızım sana güveniyorum benim yüzümü kara çıkarma’ diye tembih etmişti? O da ne demekti?   Ben bu sınavda başarılı olmazsam annemin yüzünün rengi mi değişecekti? Zenciler gibi mi olacaktı şu çizgi filmlerdeki? Aman Allahım öyle olursa ben ne yapardım? Yok ya o bence başka bir şey demekti. Ben bilmiyordum anneme sormalıydım bunu… Ve şimdi öğretmen girdi elinde bir sürü kağıt var. Kaşları çatık. Sinirli olduğu belli her halinden… Ellerim titriyor. Pembe bir kağıt verdi elime. Adımızı yazıp kodlama yapacakmışız. Kodlama ne demek öğretmenim? Harfleri bulup karalayacakmışız üstünü. Peki biz onu karalarsak nasıl görecek onu bilgisayar? Nasıl bilecek altında hangi harf yazdığını? Yoksa bu bir oyun mu? Oyunsa neden bu kadar gerginiz? Kodlamayı yaptım zar zor öğretmenim kızdı taşırmışım diye silip silip tekrar karaladım. Zor geldi yapamadım… Ağladım… Sonra etrafıma baktım herkes soruları çözmeye başlamıştı. Gözyaşlarımı silip yeniden başladım… Çöz çöz bitmiyordu yoruldum tuvaletim de geldi. Susadım da acıktım da. Oysa ne güzel başlamıştı okulumuz. Her şey rengarenkti.  Şimdi ise her şey karardı. Üstelik bu sınavdan iki haftada bir olacakmışız. İki hafta uzun bir süre değil mi? Of ya kafam karıştı. Önümde sorular beni bekliyor.  Öğretmenimin yanına gitsem desem ki ben bir daha sınava girmek istemiyorum desem   ne  olur acaba? O zaman da benim tembel olduğumu düşünür. Bana yıldız da vermez artık.  Peki ne yapsam acaba? Anneme söylesem? Kızar babama söylesem o da kızar. Ve herkes benim tembel olduğumu düşünür. İyisi mi ben susayım. Hep susayım…  Herşeye itiraz eden tembel bir çocuk olacağıma hep susan çalışkan bir öğrenci olayım…