Olumlama mı? Ya hayır söyle ya sus mu? 

Pozitif düşünce mi? "Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır."mı? 

Yoga mı yoksa namaz mı?

Açlık orucu, aralıklı oruç  mu Ramazan orucu mu?

Seni yoran insanlara mesafe koyup uzaklaşma öğretisi mi? İtikaf mı?

Az eşya, az insan çok huzur mu? Dinimin öğrettiği sade ve mütevazi Peygamber yaşantısı mı?

Canan Karatay diyeti mi? Peygamberimin yemek sünneti mi?  Doymadan kalkan, suyu üç yudumda içen, mideyi üçe bölmeyi tavsiye eden hadisler mi?

Para olumlamaları, bilinç altı çalışmaları, çocukluğa inmeler, travma tespitleri mi? İktisat ve kanaati vird edinmiş yaşantılar mı? 

Bunların hepsi zaten dinimizde bizlere tavsiye edilen şeyler değil de ne? Yıllarca hep dini, Peygamberi kötü,yobaz gösterenler şimdi hadis kitaplarını inceleyip onun hayatına yaşantılarına bakıp olumlamalar yapmakta.

Ölmüş bir köpeğin dişlerinin güzelliğini gören, kuşu ölen çocuğa başsağlığına giden bir Peygamberin, eşini omzuna alıp cirit yarışını izleten bir Peygamberin, kendi dikişini kendi diken, çocuklarla konuşurken dizini büken, komşusunun kapıya koyduğu çöpü göremeyince kapısına giden bir Peygamberin dinine inanmak ne büyük şans aslında. 

Rabbimin emrettiği, Peygamberimizin söylediği, evliyaların alimlerin naklettiği herşeyin adı değişti. Oysa aslı hep dinimizde vardı.  Konuşarak rahatlamanın adı terapi oldu. Dert dinleyen gerçek hakiki dostlar kalmayınca psikolog kapılarında bulduk kendimizi  dert anlatmak için. Eskiden annemlerimiz bir komşusuyla konuşur rahatlar gelirdi eve. Komşuyu komşuya mirasçı sayacak sandım diyen bir peygamberin dinine inanıyoruz biz. Şimdi moda olan uğruna paralar dökülen herşey aslında dinimizin emri değil de ne idi? 

Ah bu önyargılarımız. Çocuklukta aldığımız yamalar. Dini görevleri çok zor, çok ağır ve  yaşlanınca yapılacak sorumluluklar olarak gören ve gösteren insanlar yüzünden bu haldeyiz.

Oysa bizim inancımızda yapın denilen tek bir kötü şey yok, yapmayın denen de tek bir kötü şey göremezsiniz. Ama çocuklukta alınan yamalar, kitabımız Kur'an'ın değiştiği ile ilgili yanlış bilgiler ve hep kötülüğü ve inkarı emreden nefis ve şeytan...Hepsi birleşince ortaya inanmak isteyen ama tanımadığı bilmediği için bocalayan, kafası karışmış bir nesil çıkıyor. İnandığını söylemeye çekinecek hale geliyorlar gitgide. Z kuşağı dediğimiz bu gençlere acil imani yardım gerekmekte.

Onlara imanı, Allah inancı ve Allah sevgisini aşılayacak insanlara ve kitaplara ihtiyacımız çok fazla. Hepsi iç huzur arıyor, neden yaşıyorum neden ölüyorum bunları sorguluyor. Hepsi inanmaya ihtiyaç duyuyor.  Dinin emirleri zor gelince de ben Allah'a inanıyorum ama dine inanmıyorum diyorlar akıllarınca kolayı seçiyorlar. Bilmiyorlar ki İslamiyet kolaylık dinidir. Zorluk yoktur kolaylık vardır. Emirlerin hepsi bizim iyiliğimiz toplumun iyiliği içindir. Ve kalpler yalnız ve yalnız Allah'ı anmakla huzur bulur.

Anne babalar çaresiz, bir nesil elden gidiyor deniyor ama çocuklarımıza sevgiyle ilgiyle sabırla yaklaşmakta tembellik ediliyor.  Bu gidiş nereye dememek için herkes bir an önce elinden geleni yapmalı vakit geç olmadan, bir ateş yanıyor içinde imanım tutuşmuş yanıyor diye üzülüp ağlamadan, onların en temel ihtiyacı olan güvende hissetme ihtiyacını ancak güçlü bir imanla verebileceğimizi bilerek , buna göre tedbirler almalıyız, derslerine verdiğimiz önem kadar ruhlarına iç dünyalarına da özen göstermeliyiz.

İman zayıflığından canına kıyma noktasına gelebilen bu güzel yavrularımızın ellerini sıkıca tutmalı, aradığın ne varsa imanda var, Kuranda var, hadislerde var, Peygamberimizin hayatında var diyerek anlatmalı, konuşmalı, anlamaya çalışmalıyız.