Hakkını helal edebilir misin bana şehidim?.Sen dağlarda soğukta ya da çok sıcakta bizim için yorulurken, ben buralarda rahatça gölgelendim ya hani... Sen gece geç vakitlerde nöbet tutarken ben internet başında uyuyakaldim ya hani... Sen ne bulduysan soğuk sıcak acı tatli onu yerken ben iki gün aynı yemegi yemek istemedim ya hani...Gömleğinin ütüsü güzel olmamış diye kıyametleri kopardım ya hani... Hava sıcak olunca çok sıcak,soğuk olunca donduk diye şikâyetlenip  durdum ya hani... Şimdi sen biz böyle fazla fazla rahat edelim diye canını veriyorsun ya hani... Utanıyorum senden şehidim... Ahirette nasıl bakarım yüzüne... Nasıl  öderim hakkını... Annen seni bir an bile aklından çıkarmazken yediği her lokmada içtiği her suda aklında sen varken...Kardeşlerin senin için yas tutarken ne de çabuk unuttuk seni şehidim... Ne adın kaldı aklımızda ne yaşın ne de memleketin... İnsanız nankörüz besbelli. Ondandır ki yaradan bize bırakmamış bu işleri... Seni kendi himayesine almış. Onlara ölü demeyiniz onlar Allah katında diridirler dedirmiş Resulüne...  Seni en güzel makamda misafir etmiş. Ebedi cenneti vadetmiş. Seni biz aciz ve günahkâr kullarının eline bırakmamış, kendi huzuruna kabul etmiş. Sana genç yaşta öldü diye acırken zavallı bizler, nerde ve nasıl öleceğimizden habersiziz. Sen ki şehadet şerbetini içtin ölmedin ki, ama biz fani ve ölümlüyüz hala... Acınacak üzülünecek biri varsa o da biziz aslında... Şimdi anladık ki,duaya en çok bizim ihtiyacımız varmış... Sen evliyalar ve Sıddıklar hatta peygamberler makamındasın artık, bizse her sabah yeni günahlara gebe uyanıyoruz... Sen emin ellerdesin artik, bizse hala şeytanın gölgesi ve esaretinde. Son nefeste imanla gitmek denilen o būyük mesele ise hala bir muamma bizim için,sorgular sualler hep beklemede... Kul haklari, boşa geçen zamanlar, işlenen günahlar hepsi tek tek sorulacak... Ne mutlu sana şehidim... Cenneti alada beklemektesin, günahlarla boğuşan biz zavallı biçarelere de şefaat eder misin?