Eveet…  Zurnanın zırt dediği yer yine geldi. Seçim dönemi… siyasetin taşıdığı insanlar, siyaseti taşıyan adamlar birde. İlkine bir göz atalım. Neresinden tutacağımı bilemedim şimdi. Siyasetin sırtında yük, her sabah sokağa çıkarken hangi maskesini takacağını şaşıran insanları. Bilemedim neresinden tutacağımı, aynada kendi suratını bile tanıyamaz olmuş, kendisiyle yüzleşirken bile maskeli insanları. İşini gücünü toparlamış altına bir de ciks araba çekince soluğu iktidar partisinde alan bu yağmur tarlacılarını. Ya da tarla yağmurcularını.

Belgesellerde izlemişsinizdir sinek sürülerini. Bu tip insanları hep o sürülere benzetirim. İktidar partisine mebus adaylığı başvurusu şimdiden yüzlü rakamlarla ifade edilir olmuş. Siyaseti pislik birikintisi zannedenler şimdiden yerini alma çabasında.
Bir de siyaseti taşıyan adamlar var ki… (onları yukardaki söylemlerden tenzih ederim)
Bilgisiyle, birikimiyle, irfanıyla, şuuruyla aziz milleti temsil etmeye layık remz şahsiyetler. Evet siyasetin cenderesini, bütün kirliliklerini, bütün anaforlarını, bütün ‘ben’lerini bertaraf etmiş, kendisini milletinin hizmetkarı bilen vatan sevdalıları… Siyaseti taşıyan adamlar.
Osean Eleven diye bir film izlemiştim. Batılı yapımcı filmdeki kolektif şuuru kötü bir davranış olan hırsızlıkla kamufle etmiş. Filmde bir hırsızlık çetesi var. Çete üyelerinin her biri kendi alanında uzman, yaptığı işi en iyi bilen  adamlar. Tabi bunları bir lider bir araya getiriyor. Kolektif ve organize şuur, o adamların sadece işini en iyi yapması sayesinde gurubu başarıya ulaştırıyor. O kolektif şuuru, siyasetimize, ticarethanemize, mahallemize, belediyelerimize dahası toplumumuzun organize alanlarının tamamına tesis etmeliyiz. Kim hangi işi en iyi yapar, kim hangi konuda ehil, kim hangi alanın uzmanı ve müesseseye lazım olan şey ne ise bir araya getirilip, ortak amaca, kolektif bir şuurla kanalize edildiğinde, başarı ihtimal değil kesindir. Ama fertlerden birinin işini iyi yapmaktan gayrı hesabı olursa kolektif şuur bozulacaktır.
Yarınlarda siyasi partilerin listeleri hazırlanacak. Bu listelerden acizane benim beklentim, parasız pulsuz reklamsız ama modernizme karşı bir duruşu olan, bilgili, birikimli, irfan ve feraset sahibi alanında uzman bir şahsiyetin, yalvar yakar ikna edilerek, listelerin orta sıralarına serpiştirilmiş olması. Yoksa bu işin rasyonalize olmuş seküler adamlarla olmayacağını biliyorum. Biraz daha ileri giderek şehrimde şöyle bir adaylık süreci hayal ediyorum:
Şehrin ileri gelenleri, manevi büyüklerimizle birlikte oturup, kimlerin memleket için daha hayırlı olacağını istişare edip, akabinde adaylık teklifini belirledikleri zata götürseler. O zat aday olmayı reddetse. Sonra büyükler araya girip minnet rica, adam yine ikna olmasa. Sonra devlet büyüklerinin de ricasıyla adamı yalvar yakar ikna etseler. Hayal işte. Bana, Ak Parti’nin adaylık teklifini, hoplaya zıplaya, üç adım da öNdüç alarak, kabul etmeyecek birini gösterebilir misiniz .
İnşallah Ak Parti adaylarını belirlerken bu sefer daha seçici davranacaktır. Çünkü Yeni Türkiye’nin yolunun Kahramanmaraş’tan geçtiği artık göz ardı edilemez.