Kaynak olmadan ekonomik, sosyal ve siyasal menfaat güden bir müessesenin teşekkülü imkansızdır. Nasıl bir müessese kurulmak istendiği, müesseseden beklenen şeyin ekonomik menfaat mi, toplumsal menfaat mi, sosyal veya siyasal menfaat mi olduğu ortaya koyulup, bu manada neler yapılması gerektiği ve yapılacak olanların nasıl finanse edileceği konuları, derinliğine bir çalışmayı beraberinde getirecektir. Hem özel sektör hem de kamu sektörü yeni bir müessese kurarken ilk olarak müesseseden, hangi menfaati  beklediği  kararını vermek durumundadır.
Kıt kaynaklarla sınırsız insan ihtiyaçlarının karşılanması iktisadın konusudur. Batılı iktisatçılar insanı tatmin edilemeyen doyumsuz bir varlık olarak tarif ederken İslam coğrafyasında durum farklıdır: müesseseler dini referans alarak merkezine insanı koyarak vücut bulmuştur. Batının Homo Ekonomikus’u (insan tüketen hayvandır) doğuda eşref-i mahlukat (yaratılmışların en şereflisi) hüviyetini kazanırken, başta ihtiyaçlarını sınırlandırmış, olmazsa olmazlarının yelpazesini, dini inançlarıyla da örtüşen ihtiyaçlarına yöneltmiştir. Olmazsa olmazlarını belirlerken de ademiyet eksenli davranmıştır. İnsan bir şeyi ihtiyaç haline getirdiğinde  o ihtiyacını tatmin edemezse huzursuzluk baş gösterir. Öyle ise ihtiyaç haline getirilme evresindeki mesele, neye rağmen ve neyi referans alarak ihtiyaca dönüştürülüyorsa, karşılanamadığı zaman, insana verdiği tatminsizlik o ölçüde şiddet kazanıyor ya da aynı ölçüde şiddetini kaybediyor. 
İhtiyaçların belirlenmesi hususundaki yöntemler ve referanslar kişisel ve toplumsal tüketim alışkanlıklarının oluşmasındaki en temel etkenlerdendir. Yeni yatırımının fizibilitesini yaparken, bu durumu derinlemesine inceleyen bir yatırımcı, daha ince bir arz talep dengesi tahmini yaparak yatırımını daha verimli hele getirecektir. Arz talep tahmini ise müessesenin başarısını direk etkileyecektir. Neticede yatırım kar (ekonomik kar, manevi kar) optimizasyonu müessesenin en temel olgusudur. Bu optimizasyonun verimliliğini arttıracak olanda arz talep dengesi araştırmalarında yukarda bahsettiğimiz inceliklerin hassasiyetle üzerinde durulmasına bağlıdır. Toplumların ekonomik yapıları şekillenirken ihtiyaçlarının şiddetinin rolü büyüktür. Müesseselerin şekillenmesindeki genelden özele ve özelden genele doğru bu etkileşimin dikkate alınması müessesenin fiziksel yapısından tutunda kaynak tahsisine, yatırım kar optimizasyonu açısından yatırımcıya bir çok alanda ışık tutacaktır.
Toparlayacak olursak:
- Yeni bir müessese kurulurken birincisi ne amaçla kurulduğunun (ekonomik, sosyal, siyasal) 
- hangi fiziksel yapıyla kurulacağının
- yatırım maliyetinin ne kadar olduğunun
- nasıl finanse edileceğin
- müesseseden yatırımcının ve toplumun ne beklediğinin vs.
Analizleri yapılırken toplumun demoğrafik yapısı, sosyo kültürel değerleri ve dini hassasiyetleri asla göz ardı edilmemelidir. Ekonomik inceleme ve değerlendirmelerin yanında özellikle bahsettiğimiz konulara eğilecek yatırımcı, yapacağı yatırımdan daha iyi sonuçlar alacaktır.
Bu manada şehrimiz için bir öneride bulunacak olursak: Üniversite ve Ticaret odası işbirliği ile Valilik bünyesinde bir sosyoloji laboratuvarı kurulmalıdır. Bu laboratuvarda, yapılacak olan yatırım açısından toplum incelenerek, hem özel sektör için hem de kamu sektörü için bilgi bankası oluşturulmalıdır. Laboratuvarın yapacağı araştırmalar neticesinde elde edilecek olan bilgiler belediyelerin çalışmalarına da ışık tutacaktır. Belediyeler projelerini hayata geçirmede bu bilgiler ışığında hareket edeceği için yatırımın verimliliği de yüksek olacaktır. Ülkemizde olduğu gibi şehrimizde de maalesef benzer araştırmalar için kaynak tahsisatı düşük seviyelerdedir.   Oysa iyi çalışılmış bir yatırımın verimliliği elbette yüksek olacaktır.