Karanlık ne çabuk sardı her yanımı. Dünya başıma yıkılmış gibi. Yüreğime oturan ağırlıktan mıdır, dermanım kalmadı. Damarlarımda dolaşan kanlar çekilmiş. 
Oysa ben umursamazdım hiçbir şeyi. O kadar çaresizim ki gözyaşlarımı bile durduramıyorum. Boğazıma düğümlenen hıçkırıklar boğuyor beni.
Bu nasıl olur? Daha dün kahvaltı yaparken elin sıcak ve yumuşacıktı. Korkma daha çok yaşarım dememiş miydin? Aklım almıyor, kas katı, buz gibi soğuk tenin. Bakışınla içime en derin huzuru üfleyen o yeşil gözlerin, ne kadar da soluk, sıradanlaşmış, ışığı söndürülmüş lambalar gibi.
Hayallerimiz, ne olacak şimdi. Tek başıma gidemem ki ben oralara. Sensiz nasıl yaparım. Katlanamam ki ben bu hayata.
Yıllarca başımı ürkerek çevirdim o taraftan. Annem, babam yıllar önce gittiler, bıraktılar beni yalnız başıma. Sana yaslanarak yaşıyordum hayatı. Şimdi sende gittin, beni terk ettin...
İşleri yoluna yeni koymuştuk. Çocuklar okumuş, borçlar bitmişti. Hayatı yeniden yaşayacaktık hani. Dünyayı dolaşacak, güllerin efendisinin huzuruna çıkacaktık. Günahlarımızın affı için Kâbe’de duaya duracaktık.
Şu kısacık zamanda öğrendim gerçeği. Sorguladım yaşadığımız hayatı. Dünyanın fani ve fena yüzü bizi ne kadar çok oyalamış. Günler, ayalar ve yıllar ne çabuk geçmiş. Tüm dostlarım gittiğin yere gitmişler. Bir biz kalmışız. Şimdi ben…
İmam efendi başucunda, üzerine toprak atan küreklerin şakırtısı arasında bir ayet okudu. Sonra da anlamını söyledi. “Bu dünya hayatı, aldatıcı ve geçici zevkten başka bir şey değildir.” (al-i İmran süresi, 3/185) titredim ve ürperdim. Aslında inançsız değildik biz. Okuduğumuz duaların birçoğunun anlamını biliyorduk. Fakat bilmediklerimiz bildiklerimizden ne kadar çokmuş…
Dünya hayatının geçici bir zevkten ibaret olduğunu sen gidince hissettim. Bir duayla bir ömrü kurtaracağımı telkin eden nefsimi tanıdım. Biz hayatı dünyamıza göre imar etmişiz, ahreti es geçmişiz anladım. 
Bir saattir, başında bekliyorum. Geçirdiğimiz yılları yeniden yaşıyorum. Omzuma dokunup “sabret” diyenler kendi hayallerinin peşine takılıp gidiyorlar. Biraz sonra ben de seni seninle baş başa bırakacağım. Yokluğun yüreğimde bir sızı olarak kalacak. Her gün, sana biraz daha yaklaşacağım. 
Tek başıma bu âlemde yaşamak çok zor biliyorum. Fakat elden ne gelir, bizi bu hayata getirenin istediği zamanda götürmesini de normal karşılamalıymışız. 
Biliyorum çok geç kaldım. Ama “zararın neresinden dönersen kardır.” Sözü gereği tövbe ettim. Geleceğimle ilgili bir karar verdim. Her anımı bizi yaratanın emrine uyarak geçirmeyi planlıyorum. Seni ve beni affetmesi için yüce yaratıcıya yaşadığım müddetçe dualar edeceğim.